OLUMSUZ KANITLAR
İnsanoğlu olarak dünyanın doğal denge ve döngülerine vermekte olduğumuz zararları farketmemiz, bilmemiz, kabullenmemiz gerekiyor. Çok karmaşık, zor konular bunlar ve çoğu kişi için aşırı ürkütücü olabilir. Ama gözardı etmek çözüm değil, aksine problemin büyümesi demek. Durumun ne kadar ciddi ve kötü olduğunu bilmek, gidişatın değişmeyeceği anlamına gelmemeli. Karamsar olmanın hiç kimseye faydası yok.
Durumun ciddiyetini farketmek, bir an önce harekete geçmek için 'aciliyet' hissini artırmalı. Eğer artan sayıda insan problem olmaktan çıkıp çözüm olmak üzere adımlar atmaya başlarsa, çözüme o denli yaklaşabiliriz. Bu alanda ağırlıklı olarak ÇÖZÜM'leri anlatıyoruz ancak problemi de kavramak gerekir ki, çözüm aranabilsin.
Bursa, Uludağ eteklerinde Belentepe Çiftliği çevresinde son yıllarda meydana gelen normal dışı doğa olayları...
Temel Problem:
Sınırları olan, kaynakları kısıtlı bir ortamda;
-
Artan oranda çoğalma,
-
Artan oranda kirletme,
-
Artan oranda şehirleşme
-
Sürdürülemez !!!
DÜNYAMIZ ve DOĞAL KAYNAKLARI KISITLIDIR !
Dünyanın herhangi bir yerinde, en elverişli iklim koşullarına, en bereketli toprağa sahip bir arazi bile;
-
ancak kısıtlı bir hacimde ürün verebilir;
-
kısıtlı bir oranda yağmur suyu alabilir;
-
kısıtlı bir hacimde hammadde sağlayabilir ve kısıtlı bir oranda çöplerimizi depolayabilir.
Sürdürülülebilirlik şimdiki ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek için gerekli kaynakları yok etmemek, tehlikeye atmamak; çocuklarımıza, torunlarımıza makul bir hayat fırsatı bırakabilmek demektir.
İlerlemek, gelişmek, artan insan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak zorundayız.
Peki ilerlerken, gelişirken temel yaşam kaynaklarımız olan doğanın denge ve döngülerine ne yaptık?
Temiz Hava + Temiz Su + Temiz Toprak = Temiz Gıda
Temiz hava, temiz su, temiz toprak aslında temel insan hakları arasında olması gereken en temel yaşam kaynaklarımızdır. Hava, su, toprak temiz olursa temiz gıdadan bahsedebiliriz. Hepimizin ortak yaşam kaynaklarımızda çok ciddi sorunlar var ama bu sorunlara yeteri önem verilmiyor ve sorunlar da katlanarak büyüyor.
Temiz Hava
İnsanoğlu olarak son 200 yılda dünyanın havasını değiştirdik. Nefes aldığımız havadan önceden bulunmayan türlü kimyasallar var ve bazı gazların oranlarında da ciddi artışlar var. Aşağıdaki tabloda havadaki değişimi göreceksiniz.
AMERİKAN Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) uydu haritaları, son 10 yılda İstanbul’daki kontrolsüz büyüme ile havadaki solunumu kirleten azot dioksit oranının yüzde 50 oranında arttığını tespit etti. Kirlilik artışı, Ankara’da yüzde 30, İzmir’de ise yüzde 10’da kaldı. ABD ve Batı Avrupa’da ise kirlilik oranlarının uygulamaya sokulan yeni yönetmelikler sayesinde 10 yıl öncesine göre yüzde 20 ile 50 arasında azaldığı görüldü. Hava kalitesi göstergelerinin yeni ve yüksek çözünürlüklü küresel uydu haritaları kullanarak tespit eden NASA bilim insanları, 2005 ve 2014 yıllarındaki dünyanın çeşitli bölgelerindeki 195 farklı şehir üzerindeki hava kirliliği trendlerini takip ederek karşılaştırdı.
Haber kaynağı linki
Temiz Su
Dünya yüzey alanının %70.8'si sularla kaplı olsa da, sadece %3'ü tatlı sudur ve bunun çoğu da kutuplarda, buzullarda kilitli.
-
Dünya suyunun sadece binde 5'i insanlık tüketimine açıktır.
-
İnsanlık 20. yüzyılda tatlı su tüketimini 6 kat artırdı.
-
Tatlı su tüketiminin %75’i tarıma gider – genelde mahsul sulamada – endüstriyel kullanım %20 civarındadır ve geri kalan %5 te evlerde kullanılır.
-
Dünya çapında kirli su nedeniyle günde 14000 kişi ölüyor – en büyük ölüm sebebi.
-
Çin’de şehir sularının %80’i kirli – yarım milyar çinli temiz suya erişemiyor.
-
ABD’de nehirlerin %45’i kirli.
-
Endüstriyel tarımda kullanılan suni gübreler yeraltı ve yerüstü sularına karışıyor.
-
Birçok endüstri atıklarını yeraltına boşaltarak yeraltı sularını veya direkte derelere boşaltarak dereleri, gölleri, denizleri kirletiyor.
-
-
Dünyanın yeraltı su kaynaklarının yarısını tükettik.
Haber kaynak linki
-
Ülkemizde de durum farklı değil.
Temiz, Canlı Toprak
-
Son 40 yılda canlı üst toprağın üçte birini kaybettik: kirlilik, yanlış tarım, erozyon... Haber kaynağı linki
-
Korkunç tablo: Türkiye’de son 10 yılda Belçika büyüklüğünde toprak kaybı… Haber kaynağı linki
-
Normalde 2 cm toprak 500 yılda oluşur. (Permakültür bilgisi ile birkaç yılda yeni üst toprak meydana getirebiliyoruz. Bereketli toprak elde etme)
Temiz Gıda
Ne yersek oyuz.
-
Temiz hava, temiz su, temiz toprak olmayınca temiz gıdaya erişim de çok zor oluyor. Şehirlerde marketlerde organik reyonu dışındaki gıdaların neredeyse tamamı modern tarım ve modern endüstri ürünleri ve üzerlerinde, içlerinde sağlığa zararlı türlü kimyasallar içeriyorlar. Sağlığımız etkileniyor.
-
ABD ve Avrupa'da bile şehirlerde tüketilen gıdanın sadece %4'ü organik. Haber kaynağı linki
-
Temiz gıdaya erişim gittikçe zorlaşıyor. Kendimiz ve yakın çevremiz için yerelde 'temiz gıdaya erişim toplulukları' kurarak kendi doğal gıdamızın temini için çaba göstermeliyiz.
-
Temiz gıda üreten kaynakları bulabiliriz, kendi gıdamızı üretmek üzere topluluk bahçeleri kurabiliriz.
-
Belentepe Yazıları: Temiz Hava, Temiz Su, Temiz Toprak
'ilerlemek ve gelişmek için; artan insan nüfusunu doyurabilmek için doğanın katli vaciptir' diye bir anlayışla devam ediyoruz ama bu davranışın sonuçları var:
Semptomlar
-
Artan kirlilik
-
Artan hastalıklar (maruz kaldığımız türlü kimyasallar, değişen iklim koşulları yüzünden)
-
Artan toplumsal huzursuzluklar
-
Artan normal dışı iklim olayları: seller, fırtınalar, yangınlar, kuraklık...
-
Artan can kayıpları, maddi kayıplar
-
Gıda üretiminde kayıplar, artan gıda fiyatlar
-
-
Toplu canlı ölümleri (arılar, kutup ayıları, balinalar, deniz mercanları, ağaçlar...)
-
Canlı göçleri: göçedebilen daha normal yerlere kaçmakta (Akdeniz'de görülen tropik deniz canlıları, göçeden böceklerle yayılma riski olan tropik hastalıklar...)
-
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim Değişikliği
A.B.D.'de Yale Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre amerikalıların %69'u iklim değişikliğinin gerçekleştiğine inanıyor, ama bunun insan etkisiyle oluştuğuna inananların oranı sadece %52. Yani ABD'li halkın yarısı iklim değişikliğinin insanoğlu nedeniyle gerçekleştiğine inanmıyor.
Bilim insanlarının %97'si bilimsel verilere dayanarak, iklim değişikliğinin insan etkisi nedeniyle meydana geldiğini savunuyor (haber kaynağı linki). Yale Üniversitesi araştırmasına göre ABD'lilerin %48'i, yani yine neredeyse yarısı bilim insanlarının böyle bir sonuca vardıklarına inanmıyor. Ama nasılsa insanların %70'i iklim bilimcilerin bilimsel verilerine güveniyor. Haliyle ciddi tezatlar var.
Çocukluğundan beri Şubat aylarında Uludağ'ın kar pistlerinde kayak yapmış birine, Şubat ortasında Uludağ'da sıcaklığın 20 derecelerin üzerinde olacağı ve karların eriyip çimlerin çıkacağını söyleseler İNANMAZ haliyle. Çünkü kendi bildiği kadarıyla, yaşlılardan da teyid ettiği kadarıyla Uludağ'da Şubatlar hep soğuk ve karlı geçer. İnanma(ma)k başka, gerçekler başka. İnsanların %97'si iklim değişikliğine inanmıyor olsa bile, bu gerçekleşmediği anlamına gelmiyor. 2016 Şubat'ında Uludağ'da 26 derece sıcaklar vardı (haber kaynağı linki).
Yine Yale Üniversitesi araştırmasına göre insanların sadece %56'sı iklim değişikliği konusunda endişeli ve sadece %38'i iklim değişikliğinin kendisini etkileyeceğine inanıyor. %67'si hiçbir zaman iklim değişikliğinden bahsetmiyor. Türkiye'de de durumun çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Ana akım medya nadiren, normal dışı bir afet olduğunda kısa bir haber yapıyor, o kadar. Sebepleri, çözümleri konuşan pek yok.
İnsanların en az yarısının, belki çoğunluğunun insanlığı etkileyecek en büyük problem konusunda bu kadar bilinçsiz, umarsız olması çok ürkütücü. 'Nasılsa beni etkilemeyecek' diyerek günlük koşturmalara devam... AMA gerçek şu ki, iklim değişikliği şu anda milyarlarca insanı etkiliyor ve etkisi hızla daha da artacak.